31 Mart 2013

Çocuk anne

Bir arkadaşım var.Yani tanıdık demek daha doğru olur,aynı ilköğretim okulundan mezunuz.Ben 19 yaşındayım.Benden sadece 37 gün büyük.Dikkat bomba geliyor:1 yaşında bir oğlu var!

Düşünüyorum,düşünüyorum anlayamıyorum:Kendimi anne olarak hayal edemiyorum.Ben mi olgunlaşamadım o mu erken davrandı?Yani havsalam almıyor arkadaş ya.Hayallerim,yaptıklarım,...Birbirimize o kadar uzak iki noktadayız ki!

Benim bir sevgilim,devam ettiğim bir okulum,dünyayı dolaşmak gibi zıttırı hayallerim,kariyer planlarım,vizelerim,finallerim,mecburen üstünkörü yaptığım ev işleri,abudik bir kaç yemek,günlerce bekletilip evde kullanacak hiç bir şey kalmadığında yıkanan bulaşıklarım,rengarenk ojelerim,okuduğum bloglar,kitaplar,izlediğim filmler,yaşayacağım nice aşklar ya da bu aşkın yıllarca bana yaşatacakları var elimde.

Onun bir kaynanası,belki kaynana dırdırı,eltisi,görümcesi,bebeği,yemeği,bulaşığı,temizliği,ütüsü,kocası,bebek bezleri,uykusuz geceleri,biberonları,çıngırakları,beşiği şusu busu...


Yok yok cidden havsalam almıyor.

Destina




Bu yazının şarkısı bu:Destina.Yanlış bilmiyorsam İtalyan kökenli bir sözcük,kader demekmiş.Kaderci bir insan sayılmam;insan kaderini kendi yaratır'cıyım daha çok.Ama Destina...Şayet bir gün bir kızcağızım olursa adı bu olacak.Hatta sırf adını Destina koymak için çocuk doğurabilirim;o derece :) Tınısı,söylenişi,her bir şeyini çok seviyorum bu kelimenin/adın.Hatta hadi itiraf edeyim;bazen Destina'ya hitap ederek yazıyorum yazılarımı günlüğe :) Öyle bir niyetim yok;ebeveynlerimizin sevmediğimiz özelliklerini mıknatısla çeker gibi kendimize çekeriz düşüncesi kapsamında anne olmaya hiiiiç niyetim yok ama olur da yaparsam öyle bir şey;hoşgelir Destina.



Yalnızca tuvaletleri değil.


malesef senin de ilgisiz oldugunu

dusunuyorum. en azindan tek tarafli

olmasindan iyidir




onun mesajından kopyala yapıştır yaptım.no comment

30 Mart 2013

Cem&Mabel------------------Ankaralı Yasin

Bu aralar bu iki adama fena halde takılmış durumdayım.Birini dinlerken diğerine karşı suçlu hissediyorum filan.Kimse okumadığına göre saçmalamamın bir zararı olmaz zaten :) O yüzden özgürce saçmalıyorum,oh oh.

Peki hangisini dinlesem ikileminden nasıl kurtuluyorum dersiniz?Bunu dinleyerek:Ankaralı Yasin-Bi de Seviyom Dedi


  Vurmayın,öldürmeyin,kaçmayın nolur :(


''Kaybetmiş bir yürek hiç bir şeyi kendine hak görmez'' demiştim.Ya da bunun gibi bir cümleydi,üşendim bakmaya.Şimdi açalım: 

 Bu ara kendimi her konuda suçlu hissediyorum.Gökten taş yağsa kendime kızacağım.Devamlı suçlu hissediyorum bu nedir arkadaş ya? 

 Sadece bu da değil.Şimdi malum okula gidiyorum ya;devamlı çirkin,devamlı zevksiz giyinmişim,Kezban'a dönmüşüm efendime söyleyeyim,insan içine çıkmamam gerekiyormuş gibi hissediyorum.


Durun durun daha bitmedi.Bir şey söylüyorum,bir fikir ortaya koyuyorum.Sonra yanlış yapmışım,saçmalamışım,birilerini kızdırmışım,kırmısım,kendimden soğutmuşum gibi geliyor.

 Kendime ne desem bilemedim. 

 Konuyla ucundan kıyısından alakalı not:Az önce sevgilim aradı.Bir kaç gündür görüşmediğimiz ve ilk kez telefonda konuştuğumuz halde konuşacak hiç bir şey bulamadık.Anlamlı.Ona söyleyecek neyim kaldı ya da ne kaldı ona dair söylenecek,bilmiyorum zaten.Hayal kırıklığından bıkma vakti,sabır bir yere kadar değil mi?

Turgut Uyar'lı Akşam olsun hayrolsun


Sizin alınız al inandım
Sizin morunuz mor inandım 
Tanrınız büyük amenna 
Şiiriniz adamakıllı şiir 
Dumanı da caba 

Bütün ağaçlarla uyuşmuşum 
Kalabalık ha olmuş ha olmamış 
Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum 
Ama sokaklar şöyleymiş 
Ağaçlar böyleymiş 
Ama sizin adınız ne 
Benim dengemi bozmayınız 

Aşkım da değişebilir gerçeklerim de 
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı 
Yan gelmişim diz boyu sulara 
Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum 
Hiçbirinizle dövüşemem 
Benim bir gizli bildiğim var 
Sizin alınız al inandım 
Morunuz mor inandım 
Ben tam kendime göre 
Ben tam dünyaya göre 
Ama sizin adınız ne 
Benim dengemi bozmayınız

Dağınık Ev

Ev dağınık,kafam dağınık.Her şey dağınık,toparlayasım yok.

Mabelim Matizim



Duymayan kalmış mıdır bilmiyorum.Ben onu tee ilk ''meşhur'' olduğu zamanlarda dinlediğimde yaşadığım ikilemi yaşıyorum:Söyleyeyim herkes duymalı bu müziği ile söylemeyeyim lan sadece ben seveyim ben dinleyeyim benim o arasında bir yerlerde :(


Herkesin sevemeyeceği bir tarzı olduğunu kabul edebilirim ama yine de biri beğenmiyorum dediğinde köşeye sıkıştırılmış çirkef kedi gibi hissediyorum.Bunu davranışa dönüştürmemem işin olumlu tarafı :D

Hala dinlemediniz mi gerçekten?Buyrun başlayın:

Hala Haber Bekliyorum Senden

29 Mart 2013

sorunumu çözdüm.Yol Arkadaşım sağolsun:

gaybetmiş bi yürek,hiçbi şeyi hak göremez gendine.

Değer Vermek






        Dönüp dolaşıp aynı şarkıyı dinliyorum:Ölsem de bir,kalsam da bir senin için yok bir farkı,Gitsen de bir,dönsen de bir benim için yok bir farkı...Çok değer verdiğin birinin,seni hiç umursamaması.Yıllarını beraber geçirdiğin,sevgilin,baban,abin,...Her şeyin yerine koyduğun birinin umrunda olmaman.Sevmen,özlemen ve bunun karşılığı olmadığını bilmen.En acısı da herkesin seni ona sahip sanması,seviliyorsun,el üstündesin de şımarıklıktan sorun yaratıyorsun sanması.Biliyorum kader değil;kendi ellerimle kazdım bu mezarı ben kendime.Kalbime neden söz geçiremiyorum?!Canım yanıyor işte,her an daha fazla,her gün biraz daha ağır.Neden vazgeçemiyorum ki?Yazık,çok yazık.
   İnsanın en büyük düşmanı kendisi,bu da açık bir kanıtı.

28 Mart 2013

Acı Sigara


Ulan ibne hayat, diye söylendi kendi kendine, ama yaşamın
 ne suçu vardı ki? Yaşam kimseyi güle oynaya karşılamamıştı
 ki. Kimseye bir vaatte bulunmamıştı. Kimin kimle
 yaşayacağını, birliktelik sürdüreceğini, kimin kimle yatacağını
 ya da dost olacağını, ne kadar yaşayacağını nerde ve nasıl
 öleceğini vaat etmemişti ki. Ama hep başına gelenlerden
 sonra şunu söyleyebilirdi; yaşam dalyarak bir milletvekili
 değil, duygu milletinin vekiliydi. Yapılan doğruların ya da
 yanlışların sonucunu getiriyordu, hem de hemen, leylekleri
 kargo şirketlerine bin basardı.

Sarp Bengü, Acı Sigara

yalnızlııık,öldürüyor seni.




yalnızım.evde yalnızım yani yoksa yalnızlık tribine girmeyeceğim.onsuz ev çok boş geliyor,bomboş.gelsin,oyun oynasın,yüzüme bile bakmasın,beni deli etsin.ama yine de istediğim gidip koklaya koklaya öpebileyim.dağıtsın etrafı,çorapları yatak odasının zeminini tamamen kaplasın,deli olayım.hepsini atayım çamaşır makinesine,çorapsız kalsın :) yemek yapalım diyeyim,takmasın,sinirle tek başıma yapayım.yemek hazır olsun,çağırayım,gelmesin.daha çok sinirleneyim.mazoşist miyim acaba bi düşündüm şu an,meslek hastalığı herhalde.ama burada olsun,yanımda,yanıbaşımda.geçsin şu 3 gece 4 gün bi an önce,göz açıp kapama süresinde.geçsin hadi,nolur.


bu da şarkı

Tom Tom Tom







neyse ben bir şey demiyorum :/

27 Mart 2013

Özür dileriz!



''Daha sakin,daha sessiz,daha güzel bir konserde buluşmak dileğiyle'' dedi ve indi sahneden.Sonra da yazdı ki;kariyerinin en kötü konserlerinden biriydi,hemen unutalım.Bu utancı nasıl unutabiliriz?Birkaç yüz lira vermiş olmak insana insanlığını nasıl unutturabilir?Hayatımda bu kadar utandığım çok az an var.Sadece yerel magazin sayfalarında boy göstermek için oraya gelmiş,hayatında bir kez bile Cem Adrian dinlememiş,o kadar değerli bir müziği duymadan muhabbete ve yüksek sesle kahkahalarına devam eden,alkışlamayı bırakın sahnedeki adam kimdir,ne yapıyor diye kafasını kaldırıp bakmaya bile tenezzül etmeyen bir grup insan taklidi yüzünden insanlığımdan utandığım bir gece oldu.Cem Adrian Muğla'yı affeder mi bilmem;ama ben affetmiyorum.Unutmayı reddediyorum.Bir arkadaşımdan alıntı yapmak gerekirse;Umarim tüm işleriniz yolunda gider, umarım hic paranız bitmez ve böylece insan olamayışlarınıza başka kulplar takmazsınız.

Anne



Söylemek istediğim ne çok şey varmış.Hay Allah,kafam çok karışıyor.Bilinsin ki şu an Gelişim Psikolojisi çalışıyor olmam gerekiyordu.12den vurdum sayılmaz ama o kadar da alakasız bir iş yapmıyorum değil mi?İnsanlara yardım edeceksem bir gün;önce kendimle hesabımı görmüş olmam gerekmez mi?
Ne diyordum?Annem.Annemi tanımıyorum.Yüzünü biliyorum,sesini biliyorum.Bir de ne kadar hırslı,ne kadar güçlü bir kadın olduğunu.Bu kadar.
Babaanne çocuğuyum ben.4 yaşındaydım babaannemin yanına taşındığımda.Babam işsiz kalmıştı ve zaten hayatının 36 senesini başkaları için kendini paralarcasına çalışan annemin 5 yıllık bir aradan sonra tekrar çalışmaya başlaması gerekiyordu.Ve yine aynı şeyi yaptı;sadece çalıştı.Çalıştı.Çalıştı.Hala çalışıyor;15 yıldır ve tek umudu kızı olarak,çalışıyor.Ona tekrar döndüğümde 12 yaşındaydım.Başını kaşıyacak vakti yoktu.Oğluna,gelinine zerre yardımı dokunmadığı halde torununu hiçbir isteğinden mahrum etmeyen babaannenin şımarttığı kızını giydirmesi,doyurması gerekiyordu.Ne hissettiğini sadece kavgalarda söylerdi,o zaman da aslında doğruyu söyleyemezdi.Duyguların mevzu bahis olmadığı bir kültürde büyümüştü.3 yıl görebildi beni;yemek yemek için kalktığında,yorgunluktan çalışacak hali kalmadığında,kirli çamaşırlarımı almaya geldiğinde bir de veli toplantılarında.Başarılı bir öğrenciydim,neyse ki.Tek mutluluk kaynağı da buydu onun.Sonra gitmeyi seçtim.Gitmem gerekiyordu.Çok sevdiğim ama annemi düşününce anmamam gereken nedenlerden gitmem gerekiyordu.Gittim.Hala gidiyorum.Her gün biraz daha uzaklaşıyorum annemden.Hala tek umudu benim.Hala çalışıyor,çalışıyor,çalışıyor.Çok korkuyor belki.Bu yüzden onunla paylaşacağım anılarım yok şimdi;hiçbir zaman olmadı.Ona verebileceğim tek şeyin maddi rahatlık olması ne kadar acı değil mi?Oysa ne kadar isterdim;arkadaşlarımı,sevgilerimi,heyecanlarımı onunla paylaşayım.Ne kadar isterdim ağladığımda rahatça yanına gitmek ve ''senin için kendimi paralıyorum,sen kendini üzmekten başka bir şey yapmıyorsun'' tepkisini almamak.Ne kadar isterdim;19 yaşındaysan ve yalnızsan,ama gerçekten,köküne kadar yalnızsan;sadece okul ev ekseninde yaşanmayacağını.Neler isterdim ama artık çok geç değil mi?

Cem-





kendisiyle aramızda tuhaf bir ilişki var.tahmin edebileceğiniz gibi tek taraflı bir ilişki :D neyse,akşama da konseri var.merakla bekliyorum;gördüğümde,o karşımdayken dinlediğimde ne hissedeceğim?şarkılarını severim.sesini severim.ama en çok kelimelerini severim.aslında süslü cümlelerden,kelime oyunlarından nefret eden ben;onun kurduğu her cümleyi severim.
''bugün bana bir şeyler anlatması gerek;aşk hakkında,bizim hakkımızda''
 anlatmam gerektiğinde dinlerim.büyümek hakkında konuşamam ama;büyüyemiyorum ben.sevmek;defalarca ateşe yürümek de diyemiyorum.yürüdüğüm ilk ateşte yanıyorum hala.ama bugün bana bir şeyler anlatması gerek;düşmek hakkında,kırılmak hakkında.çok tecrübem var;ama hakkında konuşamam bunların.kör karanlıkta değilim hayır;ama ne zaman dinlesem,hissederim.durduramazsın der,kayar gider ellerinden bir kalp.belki de ben gidiyorum şimdi?gitmekten korkuyorum sadece.yalnız kalmaktan korkuyorum.düşüyorum...düşüyordum yine,ona geldiğimde.geldim.bir baba şefkati arayarak geldim.kırıldım,ellerimden tutup kaldırdığını sandığım anda yine düştüm.elleri kayıp gitti ellerimden.anladım ki;istediği buydu zaten.sevmek,sevdirmek,gitmek.üşüyordum...ısınırım sanmıştım.
üşüyorum.
hala!

26 Mart 2013

Siz yunussunuz!




İtiraf ediyorum;19 yaşındayım ve yüzmeyi bilmiyorum.Neyse;ne demiş atalarımız:Bilmemek ayıp değil,öğrenmemek ayıp.Ben de çok söz dinler bir yeni nesil bireyi olarak öğrenme aşamasındayım.Okulumun BESYOdaki yüzme derslerine katılıyorum.İçim dışım klorlu su oldu,leş gibi kokuyorum.Şampuan,duş jeli,2 saatlik duş falan hikaye.Hadi bunu geçtim;korkuyorum arkadaş.Denizi ilk görüşüm 4 yıl öncesindedir benim;suyla tanışıklığımız çok yeni yani.Ölüyorum korkudan,siz balıksınız diyerek bizi gaza getirmeye çalışan sevgili yüzma hocam tuttu sen yüzme öğrenmek için Tanrıyı bekliyosun ben Tanrı değilim dedi.Ha gerizekalı sensin!korkuyorum yani bunda anlaşılamayacak ne var anlamadım?Ben korkuyorum;adam bordu tutup havuzun ortasına atlamamı bekliyo.Yok ya yok;seni oraya hoca diye koyanda kabahat.Gavat!

mektup arkadaşı arıyorum efenim.

mektup arkadaşı istiyorum efenim.uzun zamandır yazdıklarımın tadı tuzu yok;farkındayım.günlğk tutuyorum fekat hayat şartları mı dersiniz benim dingilliğim mi derim bilmiyorum ama kaç zamandır doğru düzgün yazamıyorum.o cümlelerde hep ama hep bir şeyler eksik.
kısaca
bana yazmayı yeniden sevdirecek,heyecanla postacı bekletecek,cümlelerle beraber o küçücük deli gemiyi tekrar bana verecek bir insan evladı aranıyor.
bir el atın hayrınıza

alakasız not:gerçekten küçücüğüm,boy 1.59.rezalet !



Akademik kariyer:yapsak da mı gitsek yapmasak da mı gitsek?


Yüksek lisans yapmak için mezuniyet derecemizin, yani diploma notumuzun yüksek olması gerekir. Türkiye’deki üniversitelerde notların dörtlük sistemde hesaplandığını göz önünde bulundurursak, yüksek lisans yapmak için en az “3” ortalamamızın olması bizim için iyi olacaktır. Ama bu şart değildir. Ülkemizdeki orta derece / yeni kurulan üniversiteler böyle bir koşulu göz önünde bulundurmamaktadırlar.
Not ortalamamızdan haricen 2 adet sınava girmemiz gerekir. Bunlardan birincisi Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı (ALES), diğeri ise Üniversitelerarası Kurul Dil Sınavı (ÜDS)’dir.
ALES, Türkçe ve Matematik sorularından oluşan 160 soruluk bir sınavdır ve daha çok muhakeme yeteneğini ölçen tarzda sorular sorulmaktadır. Bu sınavdan iyi not alabilmek için hızlı şekilde paragraf soruları çözebiliyor olmanız ve matematik problemlerine hakim olmanız gerekmektedir. Yüksek lisans için ALES’ten 55 puan alınması gerekir. Akademik personel olmak için ise 70 puan alınmalıdır. Tabi bu puanlar sınavdan başarılı sayılmanın şartlarıdır. Bu puanlarla hedefinize ulaşmak neredeyse imkansızdır. Yüksek lisans için en az 80 puan almak genel bir şekilde kabul görmektedir. ALES puanınız 3 yıl geçerlidir, 3 yıl boyunca yapacağınız başvurularda kullanabilirsiniz.
ÜDS ise İngilizce bilginizi ölçen bir sınavdır. (Biz buna katılmıyoruz) ÜDS sınavından yüksek lisans yapabilmek için en az 50 puan alınması gerekir. 50 puanın üzerindeki sonuçlarda yüksek lisansa başvurma hakkı kazanmış olursunuz. ÜDS’de doçentlik barajı ise 65 puandır. 65 puan üzerinde aldığınız takdirde bu puan ömür boyu geçerlidir, daha düşük bir puan almışsanız bu puan 2 yıl geçerlidir.



bu aralar gündemim bu.Aslında mezun olur olmaz iş bulma ihtimalim yüksek KPSSden bi 30 alsam aranıyorum fekat üniversiteye başlamadan önceki hayallerimi çöpe atmak da gururuma dokunuyor açıkçası.Yapmak ya da yapmamak;işte bütün  sorun bu Hamletciğim.

25 Mart 2013

Sen Yenisin Galiba

Malunumuz yeniyim.Bloğuma ulaşmaya çalışırken güzelim mantar soteyi bir güzel yaktım,kavurdum.Umarım yenilebilecek bir tarafı kalmıştır :/ Söylemiş miydim? Öğrenciyim,bir arkadaşımla evde kalıyorum.Tamam tamam erkek arkadaşımla kalıyorum ve onu bu havada gerekenleri almak için dışarı gönderdiğim halde yemeği yakmış olmam gerçekten çoğoş,pek hoş oldu.Belki de olmadı.Bahar yorgunluğu mudur bahar gerginliği midir nedir bilmiyorum;bu aralar cinayet işleyebilecek kapasitedeyim.Hiçbir şeye zerre tahammülüm yok,kırmak,parçalamak,defolup gitmek istiyorum.Nereye gideceksem?Sahi,önerisi olan var mı?
Sen de bir imza at!

23 Mart 2013

Merhabalar.
Tanıştırayım;bu hayat felsefem.Son bir yılımı bir çok bloğu takip ederek geçirdim.Kim olduğumu bilmiyorsunuz;anlatacak takatim olursa,sizinle beraber ben de öğreneceğim.Olmazsa;bu da başlayıp yarım bıraktığım diğer her şey gibi kaybolup gidecek.Kim bilir?
Belki devam ederim bilmiyorum belki de etmem...